Sayfalar

Yeşil Ameliyat Önlüğü İzlenimlerim

Somurtmak bana gülmekten daha çok yakışıyor, hastanede aynanın karşısında geçirdiğim dakikalardan sonra yaptığım çıkarım budur.
Biliyorum evren mutlu olmamı istemiyorsun.
Ayrıca niye durup dururken 13 yıl önce hastane kafeteryasında içtiğim ekşi vişne suyunu anımsattın şimdi bana?

Bugün hastanede ufacık bir operasyon geçirdim sayılır.
Şu deli gömleği gibi arkadan kapatılan, sadece boyun kısmında bir düğüm ve vücudunuzun geri kalanını kapatması için iki düğmesi bulunan koyu yeşil ameliyat önlüklerini giymek insanı dehşete düşürüyor. Üstünüzdeki her şeyi ama her şeyi çıkarttırıyorlar ufak bir tokaya bile izin vermiyorlar.
Zaten uzun olan saçımı toka olmaksızın boneye sokmaya çabalamak sinir bozucuydu. Daha da iğrenci ise benim önlüğümün ikinci çıtçıtının çalışmamasıydı. Ah neler çektim...
Sanki kendimi kefenliyormuşum gibi bir his. Rujumu bile sildirttiler (bkz ameliyathaneye rujla gitmek) nedenini anlayamadığım şekilde.
Dedim ya önemsiz bir sebeple oradaydım ama yok sedyelerle oraya buraya taşın yok kocaman ameliyathane ışıkları yok parmağına takılan nabız ölçer neredeyse böbrek nakli yaptıracağım sandım.
Nabız ölçerin sesine bile heyecanlandım ben heyecanlandıkça daha çok biplemeye başladı o bipledikçe ben... Sakinleştirici falan yaptılar artık ölmeyeyim stresten diye herhalde.
Bir de ben sanıyorum ki genel anestezi alacağım onun mutluluk ve heyecanı var üzerimde. İşte anesteziden sonra kendime gelirken halüsinasyonlar göreceğim garip olaylar yaşacağım vs diye kendi kendime kuruyorum.
Ama gayet bilinçli bilinçli girdim ameliyathaneye bilinçli bilinçli çıktım daha doğrusu sedyeyle taşındım. Başım bile dönmedi ya ne dirençliyim kendimi kutluyorum ( rebkz sarhoş da olamayan zavallı insan).

İki gün öncesinden bir sürü testle prosedürle uğraşmamıza sonra bilmem kaç saat aç kalmama rağmen genel anestezi yapmamaları beni derinden yaraladı.
Zaten kansızım bir de test yapacağız diye damacana damacana kan aldılar üstüne üstlük hepsi boşa gitti. Çok içim yanıyor kanlarımı gördüğümde :(
Anlatacaklarım bu kadar.
Aa dur bir de hemşire bana türk müsün konuştuklarımızı anlayabiliyor musun diye sordu. Nasıl bir aksanım(!) var bilmiyorum ama genelde bu soruyla sık sık karşılaşıyorum. Bazen yüklemi olmayan cümleler kurabiliyorum, soru fiili kullanmak yerine gözlerimi dikip bakabiliyorum falan falan. Ama sırf bundan değil konuşmam da bozuk yuvarlamalarım olsun ş'leri s diye çıkartmam olsun. Aslında uğraşsam güzel konuşabilirim de çok kasıntı olur. Bir de ciddi bir şey hakkında konuşacaksam sesimi topralamaya çalışıp etkili bir giriş yapsam da hatta gelişme bölümünü getirsem de sonuç bölümünde sesim incelmeye dalgalanmaya başlıyor. Bunlar da bana arkadaşlarımın armağanları...
Ayna nöronlarım fazla mı çalıyor nedir kiminle uzun süre vakit geçirsem elimde olmadan konuşmasını gülüşünü kapıyorum. İstemsiz şekilde jestlerine mimiklerine çok dikkat ediyorum ve sonra farkında olmasan taklit ediyorum onları. Bir aralar "tikky" gibi konuşmuşluğum da vardır o sıralar çevremde çok fazla o türden insanlar olması sebebiyle. Öf nefret ettim gene geçmişimden. Spotless Mind'ı bu yüzden sevmiyorum neyse bu konu çok uzar.
King's Speech de sanki çok mükemmelmiş gibi lanse edildi ama gayet ortalama bir film değil miydi ya?
Ben b12 hapımı içmeye gidiyorum....
...
..
.

5 sesleniş:

mosquito dedi ki...

Önceki hafta da ben küçük bir operasyon geçirdim. Ameliyat önlüğü ve boneyle geçirdiğin iğrenç dakikaları çok iyi anlıyorum. :d Sedyenin üstünde, asansör aynasında kendime bakarken çok tuhaf hissetmiştim...
Benim de genel anestezi hayallerim vardı seninkiler gibi. Ciddi ciddi bununla ilgili hayal kurmaya başlamıştım ameliyattan günler önce. Ama beklediğim gibi olmadı. Uyuyup uyandım sadece. En son narkozu veren doktora "hâlâ uyanığım" dedikten sonra garip, titreme gibi bir şey olmuştu, onu hatırlıyorum. Bir daha da ameliyata filan özenmem huh :/
Burayı kendi blogum sanıp uzattım yine lafı. Neyse ikimize de geçmiş olsun. :)

AlpereplA dedi ki...

Son gördüğümde gülmek sana yakışıyodu. Hala sesin dalgalanıyo mu ya? Biraz hızlı konuştuğundandır belki. Bazen seni dinlerken yorulduğumu hatırlıyorum da ordan bu kanıya vardım :d

Burak Özkan dedi ki...

Ben de senin diksiyonunu merak ediyorum, gündelik konuşmam tuhaftır dediğinden beri. Ne kadar değişik olabilir acaba? Bir de nedense sesin kalındır diye düşünüyorum.

Pink Freud dedi ki...

mosquito;sonunda yorum yazabildim ya mutluyum .d evet senin de ameliyat işin vardı yazmıştın ama daha geç sanıyordum ben onu. Şimdi iyisin demi? Başka bir operasyona gerek yok?

npv; dünkü mesajların konusu .d ya dalgalanmıyor ki o kadar öyle bi söylemişsin ki .d

Burak; ahaha çok güldüm benim sesimin kalınlıkla yakından uzaktan ilgisi yok, kız çocuğu inceliğinde hatta .d

Burak Özkan dedi ki...

İyi o zaman. Geriye bir tek diksiyonun kaldı öyleyse. :D